-
1 kar topu
kar topu sSchneeball m -
2 kar\ topu
снежо́к (м) -
3 kar topu
осIашкI -
4 kar topu
a) snowball b) white and round -
5 kar topu atmak
to snowball -
6 kar topu oynamak
to play snowball -
7 kar
"snow. -dan adam snowman. - ayakkabısı snowshoe. - basmak 1. /ı/ for snow to cover up/bury. 2. /a/ to store in (a cool place) for summer use. - bıçağı snowplow blade. - dişi icicle. - düşmek /a/ to snow (on a place). - fırtınası snowstorm. -da gezip izini belli etmemek to do something so slyly that no one realizes what one´s up to. - gibi snow-white. - gözlüğü snow goggles. - helvası snow mixed with molasses. - körlüğü snow blindness. - kuyusu pit for preserving snow for summer use. - parçası very fair-complexioned. - sınırı snow line, snow limit. - siperi snow fence. - süpürücü snowplow; snowblower, snow thrower. - topu 1. snowball. 2. very fair-complexioned and plump (child). - topu oynamak to have a snowball fight. - tutmak for snow to stick. - yağmak to snow." -
8 top
(-pu)1.1) мяч; шарtop oynamak — игра́ть в мяч (в футбо́л)
top oyunu — игра́ в мяч; футбо́л
ayak topu — футбо́льный мяч
denizde oynanan top oyunu — во́дное по́ло, ватерпо́ло
kar topu — снежо́к; сне́жный ком
2) кру́глая часть (дета́ль) (в аппаратах, приборах)duvar saatinin top u — ма́ятник стенны́х часо́в
3) кусо́к (материи); стопа́, руло́н (бумаги)4) совоку́пность (чего-л.); всё; всеtopu topu — всего́-на́всего; всего́
2.кру́глый; шарови́дныйtop çehre — кру́глое лицо́
top sakal — эспаньо́лка (бородка)
◊
top kandil — многола́мповая лю́стра◊
top top — ку́чами; гру́дами -
9 снежок
-
10 бросаться
atılmak,saldırmak* * *несов.; сов. - бро́ситься1) atmak; atışmakброса́ться снежка́ми (друг в друга) — kar topu atışmak
2) atılmak; üstüne atılmak, saldırmak ( нападать)броса́ться вперёд — ileri atılmak
бро́ситься на врага́ — düşmanın üzerine atılmak
броса́ться на по́мощь — yardımına koşmak
мы бро́сились на у́лицу — dışarı / sokağa fırladık
ребёнок бро́сился к ма́тери — çocuk annesine doğru atıldı
бро́ситься ничко́м на посте́ль — kendini yüzü koyun yatağın üzerine atmak
бро́ситься на ше́ю кому-л. (от радости) — (birinin) boynuna atılmak
3) kendini... atmakбро́ситься с моста́ — kendini köprüden (aşağı) atmak / bırakmak
••броса́ться в глаза́ — göze çarpmak
таки́ми предложе́ниями не броса́ются — teklifin böylesi yabana atılmaz
вино́ бро́силось ему́ в го́лову — şarap başına vurdu
броса́ться как бык на кра́сное — azgın boğanın kırmızı görünce saldırdığı gibi saldırmak
-
11 kartopu
,-nu 1. see kar topu. 2. snowball, guelder rose. -
12 boule
-
13 return
adj. dönüş, iade, rövanş————————n. dönüş, geri dönüş, geri gelme, geri verme, geriye gitme, geri dönme, tekrarlama, nüksetme, iade, tazminat, karşılık, kâr, getiri, rapor, resmi açıklama, seçim sonucu, bülten, geri tepme, tornistan, topa geri vurma, ince kıyım tütün, rövanş maçı————————v. dönmek, geri dönmek, misilleme yapmak, nüksetmek, tekrarlamak, geri gelmek, geri vermek, iade etmek, geri göndermek, getiri sağlamak, getirmek (faiz vb), beyan etmek, resmen bildirmek, hüküm vermek, karar vermek [mahk.], yansıtmak, milletvekili seçmek, aynı kâğıttan oynamak, geri vurmak, topu karşılamak, döndürmek* * *1. dönüş 2. geri dön (v.) 3. dönen (adj.)* * *[rə'tə:n] 1. verb1) (to come or go back: He returns home tomorrow; He returned to London from Paris yesterday; The pain has returned.) dönmek, geri gelmek2) (to give, send, put etc (something) back where it came from: He returned the book to its shelf; Don't forget to return the books you borrowed.) geri vermek3) (I'll return to this topic in a minute.) geri dönmek4) (to do (something) which has been done to oneself: She hit him and he returned the blow; He said how nice it was to see her again, and she returned the compliment.) karşılık vermek5) ((of voters) to elect (someone) to Parliament.) (milletvekili olarak) seçmek6) ((of a jury) to give (a verdict): The jury returned a verdict of not guilty.) vermek, bildirmek7) ((in tennis etc) to hit (a ball) back to one's opponent: She returned his serve.) geri göndermek2. noun1) (the act of returning: On our return, we found the house had been burgled; ( also adjective) a return journey.) geri dönme, geri geliş2) (especially in United Kingdom, a round-trip ticket, a return ticket: Do you want a single or a return?) gidiş-dönüş•- return match
- return ticket
- by return of post
- by return
- in return for
- in return
- many happy returns of the day
- many happy returns -
14 tutmak
I vt1) anfassen, anpacken; ( ele almak) in die Hand nehmenateşi tutarsan elini yakarsın wenn du das Feuer anfasst, verbrennst du dir die Handtut! fang!3) ( avlamak) fangen4) erwischen, ertappenbir iki yalanını tuttum ich habe ihn ein paar Mal beim Lügen erwischtgözlerini açık \tutmak (a. fig) die Augen offen haltenspor insanı genç tutar Sport hält jung7) abhaltenannesi küçüğü aptese tuttu die Mutter hielt das Kleine abbirini taşa \tutmak jdn mit Steinen bewerfenbir şeyi göz önünde \tutmak etw im Auge behaltenkendine bir avukat tuttu er hat sich einen Anwalt genommen10) kendini \tutmak sich zurückhaltenkendimi tutamadım ich konnte mich nicht zurückhalten11) einschlagenyol \tutmak einen Weg einschlagen, gehenbu yolu tutarsak güneş batmadan oraya varırız wenn wir diesen Weg gehen, werden wir vor Sonnenuntergang dort ankommenII vi1) ansetzenkireç/pas \tutmak Kalk/Rost ansetzen2) kabuk \tutmak Kruste bilden3) bekommen, kriegençarpıntısı/hıçkırık \tutmak Herzklopfen/Schluckauf bekommen4) ( para toplamı) kosten, betragen, sich belaufen (auf)masraflar... tutuyor die Kosten belaufen sich auf...hepsi ne kadar tuttu? wie viel kostet alles?bu( nlar) ne kadar tuttu? wie viel macht das?5) duası tuttu sein Gebet wurde erhörtyapışkan tutmuyor der Kleber hält nicht7) ( bir yüzeyde kalmak) liegen bleibenkar tutmuyor der Schnee bleibt nicht liegen8) ( sürmek) dauerniki saat tuttu es hat zwei Stunden gedauert
См. также в других словарях:
kar topu — is. Kardan yapılmış ve sıkıştırılmış yuvarlak top … Çağatay Osmanlı Sözlük
kar — is. Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu. T. Buğra Birleşik Sözler kar baykuşu kar çiçeği kardelen kar dikeni kar helvası … Çağatay Osmanlı Sözlük
töpü — kar furtunası, buran … Çağatay Osmanlı Sözlük
top — is. 1) Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne Havası boşalmış bir futbol topu... A. Gündüz 2) Bazı aletlerde bulunan toparlağımsı parça Kantarın topu. Duvar saatinin topu. 3) Kumaş, kâğıt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ŞAPE — f. Çığ. Yuvarlandıkça büyüyen kar topu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Turksprachen — Die Turksprachen – auch türkische Sprachen oder Türksprachen genannt – bilden eine in Eurasien weit verbreitete Sprachfamilie von rund 40 relativ nah verwandten Sprachen mit etwa 150 Mio. muttersprachlichen Sprechern (bis zu 180 Mio. mit… … Deutsch Wikipedia
Altaische Sprachen — Die altaischen Sprachen auch Altaisprachen genannt sind eine in Eurasien weit verbreitete Gruppe von etwa 60 Sprachen mit rund 160 Millionen Sprechern (annähernd 185 Mio. inklusive Zweitsprechern). Die Bezeichnung geht auf das zentralasiatische… … Deutsch Wikipedia
tòp — tôpa m, mn. topóvi (ȍ ó) 1. močno strelno orožje z dolgo cevjo za streljanje zlasti v bolj oddaljen cilj: topovi pokajo, ekspr. grmijo; top se je sprožil; nabiti top; uliti top; streljati s topovi; ladijski top 2. teh., navadno s prilastkom topu … Slovar slovenskega knjižnega jezika